Osmanlı taşrasında bir ara halk masallarında görülmüş, sonra da adı birkaç deyişte kalmış bir “Deli Gücük” var. Bu Deli Gücük’ün “Gücük”ü “güdük”ten de geliyor olabilir, “küçük”ten de. Bunun kesin bir cevabı yok. Ama “Osmanlı Taşrasından Korku ve Dehşet Hikâyeleri”ndeki “Deli Gücükler”in hepsi heybetli, saçının sakalının haliyle biraz köyün delisi, bazen bilgesi ve kargalarıyla birlikte korkutucu kişiler. Hikâyelerdeki Deli Gücükler, Osmanlı taşrasında yaşayan zalimlerin üzerine gidiyor; kötü kalpli aç gözlüleri, kadınlara kötü davrananları cezalandırıyor. Deli Gücük hikâyelerinin çoğu başarılı çizgi-romanlar olarak işlenmiş. Birkaçı da desenlerle zenginleştirilmiş, az çizgili hikâyeler halinde.
Bütün bu hikâyeler, yazarları ve çizerleriyle Türk çizgi-romancılığının en güzel örnekleri olarak kalacak niteliktedir. Hem çizgi-roman sevenler hem masal sevenler hem de dehşet ve korku hikâyelerine ilgi duyanlar için “Deli Gücük”ü okumak şart. Şunu da belirtmeden geçmeyelim, günümüzde de Deli Gücük’ler her an, her yerden çıkabilir, o yüzden çok dikkatli olmak gerekir. En çok da karanlık bastığında dikkatli olmak gerekir. Tabii eğer bir suç işlemişseniz, diyelim ki arkadaşınızın eşine göz koymuşsanız...
(Okay Gönensin, Vatan, 25.4.2009)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder