18 Haziran 2009 Perşembe

Abdal Gücük 2


Yeni albümde yer alacak- tamamlanan çalışmalardan biri.
Yazan: Murat Başekim
Çizen: Uğur B.Sertçelik
link

17 Haziran 2009 Çarşamba

Çizgi roman severlere müjde: Deli Gücük


2007 Nisan’ında yayın hayatına başlayan Tam Macera adlı çizgi roman kültürü dergisinde yerli ve özgün çizgi romanların yanı sıra, popüler kişiler, spor, sinema, müzik, aktualite vb. konularda yazılar ve ilüstrasyonlar da yer alıyordu. Yerli çizgi roman ve kültürünün sınırlı sayıdaki hedef kitlesine mahkum kalmamak ve derginin daha fazla kişiye hitap edebilmesini sağlamak maksadıyla dergiye katılan bu çeşitlilik ve zenginlik ne yazık ki Tam Macera’nın ömrünün çok uzun olmasını sağlayamamıştı. Tam Macera’nın içinde yer alan dikkat çekici çalışmalardan biri de Coşkun Kuzgun’un çizip Aziz Tuna C.’nin yazdığı Deli Gücük’tü. Geç dönem Osmanlı taşrasında geçen çizgi romanda kimine göre öcü, kimine göre ermiş, kimine göreyse tevatür olan Deli Gücük’ün merkezinde olduğu dehşetengiz hikayeler anlatılıyordu. İşte o Deli Gücük şimdi yayın hayatı biten Tam Macera’dan kendi ismini taşıyan bir albüme transfer oldu. Levent Cantek‘in editörlüğündeki albüme Aziz Tuna C., Murat Başekim ve Özgür Kurtuluş senaryo ve hikâyeleriyle; Coşkun Kuzgun, Ozan Küçükusta, Murat Gürdal Akkoç, Uğur B.Sertçelik, Emre Yüce, Koray Kuranel, Korkut M.Öztekin ve Melike Acar çizgileriyle katkıda bulundular. Yıldıray Çınar ve Mahmud A.Asrar çalışma için birer ilüstrasyon çizdiler. Kitapta yalnızca çizgi romanlar değil, ilüstrasyonların eşlik ettiği düz yazı hikayelere de yer verilmiş. Grafik şiddet ve korku öğeleri içerdiği için kitabın 13 ve üstü okurlara satılabildiğini de not düşelim.

Ege Görgün, tersninja.com
link

16 Haziran 2009 Salı

Kara Adam


(...) Değerlendirme kriterleri arasında okuma hızını önemli buluyorsanız, Deli Gücük tek oturmada okuyup bitirebileceğiniz bir kitap değil. Uzun süre oyalıyor. Kısa parçalardan oluşan yapısı sindire sindire okumalara müsait. Çizgiromanların yanısıra içeriğin diğer bileşeni olan öykü metinleri de okuma hızınızı başka bir ortam içine sokup farklılaştırıyor. Biraz da dağınık ve karışık okuma yaptığım bir dönemde olduğum için fazla uzattım okumayı belki ama sonuç olarak kitap kalın, okkalı ve içerik dolu yahu.
İçerik derken, sinema ağzıyla -bir dönem çalışması- olduğunu, dönemle ilgili bilgilendirebildiği özellikle belirtilmeli. Osmanlı’nın son dönemindeki kaotik ortam böyle bir anlatı için uygun olsa gerek. Bu politik veya askeri anlamda değil, toplumsal tedirginlik anlamında geçerli. (başka bir kaosta Yunus Emre, Mevlana çıkarken bu son çöküş karmaşasında Deli Gücük kalıyor Anadolu payına)
Korku ve dehşet hikayeleri arayışındaki korku müptelaları için hikayelerin genel bir ilahi adalet ekseninde kaldığını söylemek gerek. Bu da Osmanlı devriyle değil de şu devirle ilgili. Hepimiz intikam yoluyla adalete doğru doluyoruz. Bu anlamda hikayelerdeki intikam, korku ve dehşetten çok, hoş bir tatmin veriyor. Güçlü duygusal tepkilerin yumuşaması bizi metin ve çizginin gidişinden zevk alma olasılığına da yaklaştırıyor. Korku müptelalarının zevki ise biraz yarım kalıyor.
Karakter olarak Deli Gücük, yedi kargası ile dolaşan kara adam, özellikle verilen bir kararla kenardan, dolaylı, dolaysız dokunuyor hikayelere. Tekinsiz bir seyyah, intikamcı bir cin, ağaç dibinde uyuklayan adam, sadece söylenti, hikayenin direği, ama çoğunlukla yancısı. Diğer karakterler, yani sıradan ademoğulları bildiğiniz gibi. Siz sırtınızı vermeyin yine.
Hakan Tacal
link

11 Haziran 2009 Perşembe

ÇİZGİ İLE EDEBİYATIN BEKLENDİK KARŞILAŞMASI: DELİ GÜCÜK


(...) Kahraman elbette önemli ama Deli Gücük’teki hikâyeler kahramanın ekseninde gelişmiyor. Hatta kimi zaman Deli Gücük sadece adıyla var oluyor, oradan geçen bir yabancı oluyor. Hikayeler dönemin insanlarının hayata karşı duruşunu, var oluşunu ve ilişki biçimlerini yansıtan fotoğraflara dönüşüyor. Öte yandan yazarlar hikâye başındaki epigraflarla Paul Auster’dan Kemal Tahir’e, Mehmet Akif’ten Marqueze kadar birçok edebiyatçının metinlerine, fantastik ve korku edebiyatına referanslarla; dini, mitolojik, masalsı inanışları harmanlayarak katmanlı okumalara imkan tanıyor. Basbayağı edebi bir tat oluşuyor. Çizerlerin kendi tarz ve yorumlarıyla resmettiği karelerle görselleşen anlatı okurlar için her sayfada sürpriz detaylar vaat ediyor (...)

[Ayhan Savman, www.medyakulturu.com sitesinde yayınlanan aynı başlıklı yazıdan alıntı…]

2 Haziran 2009 Salı

Abdal Gücük

Yeni albüm çalışmamızda yer alacak bir hikâye...
Abdal Gücük
Yazan Murat Başekim Çizen: Ugur B.Sertçelik

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...